Eğirdir Türküleri - Ayran Türküsü

Bu sayfada Eğirdir yöresine ait Ayran Türküsü türküsünün sözleri bulunmaktadır.

Türkü Sözü

Gurbet ellerinde eğlendim kaldım
Güzel cemalini durdum
Gelin bu ayranı taze mi yaydın

Hüdanın aşkına doldur ayranı
Canım ayranı güzel ayranı

***

Cahit Öztelli "Evlerinin Önü" adlı
araştırmasında benzer bir türküyü
şu şekilde aktarmaktadır (s.766-767)


(Oğlan)
Uzak yollardan kıvrandım geldim
Tatlı dillerinle eğlendim geldim
Kalaylı tasta da taze mi yaydın
Gel kız kerem et bir kaşık ayran ver

(Kız)
Uzak yollarımın vefası mısın
Ak alnımın da cefası mısın
Yaptığım ayranımın kahyası mısın
Anamdan habersiz veremem ayranı

(Oğlan)
Bir zamandır at üstünde dururdum
Çeker tabancamı seni vururdum
Ya ayranı alır ya da ölürdüm
Gel kız kerem et bir kaşık ayran ver

(Kız)
Hayfederim de oğlan hayfederim
Anama duyurur ayıbederim
Babama duyurur kayıbederim
Anamdan izinsiz vermem ayranı

(Oğlan)
Tepsiye de koydum binliği tuzu
Ortadan kaldırdık hele azizi
Bir kaşıkçık ayran ver hala kızı
Gel kız kerem et bir kaşık ayran ver

(Kız)
Tepsiye koydum binliği tuzu
Ortadan kaldırdık hele azizi
Sana veririm iki ala gözü
Getir kabını da götür ayranı

Türkünün Hikayesi

(Devamını Göster) İyi hoş doldursun ayranı ya, sen kimsin? Köylük yerde bir genç kız her isteyene bir tas ayranı uzatırsa ne olur, adı nereye çıkar? Demezler mi; falancanın kızını gördüm, bir yabancıya tası doldurup ayran verdi. Aralarında bir şey var, elin yabancısına yoksa verir mi ayranı? Hem köyün geleneklerine de ters düşmez mi? Hem de genç bir kız! Yok canım, bu işin içinde bir iş var mutlaka. Cemile güzelliği dillere destan bir kız, Aziz köyün yakışıklı gençlerinden. Eh göz görüp gönül de sevince, her şey tamam gerisi büyüklerin bileceği iş. Üç-beş emmi dayı; köyün muhtarı imamı, bir de Aziz’in babası varıp istemişler Cemile’yi. Kız evi nazevi derler, olacak o kadar naz. Araya bir kaç görüşme daha girer, sonunda iş tamam. İş tamam da daha askerliğini yapmamış Aziz. Bugün yarın derken, nişanlarının haftası askerlik çağrısı gelmiş. Aman yaman daha yeni nişanlandım hiç olmazsa bir iki ay geçsin dese kimse dinlemez. Günü gelince vurmuş sırtına çantasını, dost ahbap helâlleşmiş, varmış Cemile’nin yanına. “Üç yıl çabuk geçer bak. Büyük seli hatırla beş yıl oldu, dün olmuş gibi. Esat emmi öleli dört yıl oldu. Demem şu ki günler tez geçiyor; bir göz açıp kapayınca burdayım gönlünü ferah tut” demiş. Bekleyeceklerine söz verip ayrılmış Cemile ile Aziz. Kara trenin düdüğü ile ilk kez köyünden ayrılmış Aziz. Sık sık mektup yazmış köyüne, içindekileri dökmüş mektuplarına. Anasına babasına, dolaylı olarak da nişanlısına selamlarını, özlemlerini iletmiş. Aziz askerdeyken, kötü bir haber yayılmış asker ocağına; “Uzakdoğu’da savaş patlamış, bizi de savaşa çağırıyorlarmış”. Kimi “Yok canım yalan söylüyorlar dünyanın bir ucundaki kavgadan bize ne” dese de, “Bizim sözümüz varmış, onlar savaşa girerse biz yardım edeceğiz, biz girersek onlar yardıma gelecekmiş. NATO mu, ne diyorlar işte onun için” diyormuş kimileri. . Derken Aziz’in kura günü gelip çatmış. Adı cepheye gidecekler arasındaymış. Bir yandan üzülür ölürse yaban ellerde ölecek, hem ne için savaştığını da bilmeyecek. “Yurduma düşman saldırmadı, arıma, namusuma dil uzatan olmadı peki bu savaştan bize ne” der “Acep oraların havası nasıl olur, kaç gün de gidilir” diye kendi kendine düşünür durur. Çok geçmeden de cephede bulur kendini. Gecesi gündüzü yok savaşın Aziz gününü ayını şaşırıyor, tek amacı ölmemek ve bir an önce Cemile’sine kavuşmak. Demokrat Partinin “Altın çağı” denilen bu dönem 1947 de ki yabancı sermayeyi teşvik kanunu 1951 de sermaye bölüşümünü daha da kolaylaştırıcı doğrultuda yapılan değişiklik ve Kore savaşına bir tugay asker göndermesiydi. ABD’nin isteği ve NATO’ya üye olmak için Tuğgeneral Tahsin Yazıcı emrinde 5 bin asker Kore’ye gönderilmişti. Türkiye savaşı standart 5 bin kişiyle sürdüreceğine söz verdiği için eksilmeler oldukça asker göndermeye devam etmiş ve savaşın Türkiye’ye faturası 717 ölü 5247 yaralı 229 esir 167 kayıp olmuştu. Bu da ABD’den sonra en fazla kayıp veren ülkenin Türkiye olduğunun göstergesiydi. Her taraftan ateş yağmakta tam bir cehennem misâli. Bu arada şarapnel parçalarından biri de gelip Aziz’i buluyor ki, hem de yapayalnız. Düştüğü yerde kalıyor. Aziz eli yüzü paramparça esir kampına götürülür. Canı kurtuluyor kurtulmasına ya Aziz eski Aziz değildir artık. Radyo bültenlerinde kayıp listeleri okunur, birliğine gelemeyenler arasında Aziz’in de adı vardır. Cemile vurulmuşa döner. Herkes birbirini avutmaya çalışsa da Aziz’in artık dönmeyeceğine çünkü onun öldüğüne inanırlar. Ama Cemile hiç ümidini kesmemiştir, “Aziz ölmedi, ölse künyesi bulunurdu” diye diye aradan yıllar geçer ve tek bir haber çıkmamıştır Aziz’den. Günlerden bir gün Cemile çeşme başında yayığı almış önüne ayran yapıyormuş. Başını kaldırdığında bir atlının yoldan sapıp çeşmeye doğru geldiğini görmüş. Cemile kafasını önüne eğip göz ucuyla da yabancıya bakmış. Yüzü gözü yara bere içinde olan yabancı Cemile’den bir tas ayran istemiş. Cemile de yabancıyı terslemiş, çünkü yabancı ayranı sözle değil türkü çağırarak istemiş. Cemile de ayran vermek istemediğini yine türkü ile yanıtlamış. Karşılıklı türkü düeti başlamış. Türkünün sonunda yabancının Aziz olduğunu anlamış Cemile. Anlıyor da ayran yayığını bir yana, bakracı bir yana atıp boynuna sarılmış Aziz’in. Yılların özlemini bir türküyle dillendirip, iki sevgilinin kavuştuğu bu türkünün sözlerine bakalım... Ayran Türküsü Aziz: Uzak yollardan da kıvrandım geldim Tatlı dillerine eğlendim kaldım Gelin bu ayranı tazemi yaydın Hüda’nın aşkına doldur ayranı Cemile: Uzak yolların vefası mısın Ak alnımın da sen cefası mısın Yaydığım ayranın kahyası mısın Anamdan habersiz vermem ayranı Aziz: Bunca yıldır gurbet elde dururum Çeker silahımı seni vururum Ya ayranı alırım ya da ölürüm Gel kız kerem eyle doldur ayranı Cemile: Ayranı atlarıma yüklerim Götürür de dağ başına dökerim Gurbet elde yârim vardır beklerim Ondan başkasına vermem ayranı Aziz: O nedir ki yer altında paslanmaz O nedir ki suya düşer ıslanmaz O nedir ki etin kessen seslenmez Ya bunun cevabın ya da ayranın Cemile: O altındır yer altında paslanmaz O güneştir su altında ıslanmaz O ölüdür etin kessen seslenmez Bilirim bunları vermem ayranı Aziz: Tepsiye koydum da binliği tozu Ortadan kaldırdık hele Aziz’i Bir kaşık ayranı ver hala kızı Hüda’ nın aşkına doldur ayranı Cemile: Tepsiye koydum binliği tozu Ortadan kaldırdım hele Aziz’i Sana feda ettim iki ala gözü Getir kabını da doldur ayranı Kaynak: Öyküleriyle Türküler 3 - Yaşar Özürküt

Sayfa Bilgisi

Kaynak Kişi:
İsmail Altıntaş
Sayfa Gösterimi:
5701
Oylama:
3.6 (10 kişi oyladı)
Oy Ver:

Yorumlar

aliii - 18 Nisan 2013
nasıl indircezzzz

Yorum Yaz

Adınız:
E-Mail:
Mesajınız:
Doğrulama:
Güvenlik Kodu
 

Eğirdir Türküleri

Daha Fazla Türkü Sözü

Türküye Göre

A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z

Yöreye Göre

A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z

Sitemizde ücretsiz-bedava mp3 download linkleri bulunmamaktadır.
Internetten MP3 indirmek yerine sanatçıların albümlerini satın alarak onlara destek olunuz.
Siteye şarkı sözü eklemek için bizimle iletişime geçebilirsiniz...

© 2014 - 2021 Türkü Sitesi bir Web Sitesi projesidir.