Bu sayfada Niğde yöresine ait Süleyman'ın Davarı Tuza Akışır türküsünün sözleri bulunmaktadır.
Süleyman duvarı tuza akışır
Ne giyerse de Sultan'ıma yakışır
Çifte bacısıda yola bakışır
Felek beni güldürmedi n'eyleyim
Yanıldım da çıktım Harundağı'na
Acı kurşun değdi ciğer bağıma
Benden selam söyleyin Ali dayıma
Felek beni güldürmedi n'eyleyim
Beni saklamadı da üç kavuğun taşı
Dostlar, yurdum oldu annacın başı
Anadan karaydı da Sultan'ın kaşı
Felek beni güldürmedi n'eyleyim
Annaçtan aldımda yemedim çağla
Gelin Sıltan'ım sen durma ağla
Küçük yaşında karayı bağla
Talih beni güldürmedi n'eyleyim
Bir havasınan da davarı güttüm
Zalım emmine de kötülükmü ettim
Üç günlük gelini kime emanet ettim
Felek beni güldürmedi n'eyleyim
Sultan'a giydirdim boğmalı şalvar
Yürü gidelim Sultan derede el var
Sen ileri var da emmine yalvar
Talih beni güldürmedi n'eyleyim
Talihsiz Sultan'ım bana ağlama
Ateş atıp da ciğerimi dağlama
Küçük yaşında da karaları bağlama
Felek beni güldürmedi n'eyleyim
(Devamını Göster) Ortaköy'ün kuzeyindeki köylerin birinde Süleyman isminde bir genç çobanlık yapmaktadır. Köyün güzel kızlarından Sultan ile nişanlıdır.
Köyde düğünler genellikle sonbahar aylarında olmaktadır. Bu süre içerisinde Süleyman güttüğü koyunların sahiplerinden parasını alacak. Ailesi de harmandan, bağdan bahçeden kalkan ürünlerini satıp düğün masraflarını denkleştireceklerdir.
Bu arada Sultan'ın üvey annesi Sultan'a devamlı baskı yapmakta onu ağır işlerde çalıştırmaktadır. Ona kötü sözler söylemekte, geçimsizlik yaratmaktadır. Sultan bu işkenceye dayanamaz. Süleyman'a kendisini kaçırması için yalvarmaktadır. Süleyman bu işe razı olmaz düğün yapmak istemektedir.
Sultan sonunda Süleyman'ı yalvarıp yakarıp ikna etmeyi başarır.Bir gece kaçarlar. Ortaköy'ün Göklerköyün'ün üzerindeki Harundağı'na çıkarlar. Süleyman'ın ailesinin bağı - bahçesi de Harundağı'nın altındaki düzlüktedir. İki genç gündüzleri Harundağı'nın eteğindeki bağ - bahçe işleriyle uğraşan ailesinin yanına inerler. Yiyeceklerini içeceklerini alırlar. Gece dağa çıkıp, kumlu bir yerde çalıdan çırpıdan yapılan aleycikte yatarlar.
Aradan üç gün geçtikten sonra iki genç akşam üzeri elbiselerini değiştirip yıkanmak için köye dönmeye karar verirler. Elele tutuşup köye doğru koşarak gelirlerken, köylülerden birisi görür. Hemen Sultan'ın amcasına haber verir. Köyde Gavur Eren diye vicdansız ve zalim bir insan olan Sultan'ın amcası bu olaya içerlenmektedir.
Sultanın amcası hemen silahını alır. İki gencin gireceği Süleyman'ın evinin avlusundan içeri girerler.
Pusuda bekleyen Sultanın amcası silahını doğrultur ve bağırır...
-Kıpırdamayın sizi yakarım der.
İki gencin yalvarmaları yakarmaları boşunadır. Amca kararlıdır.
Sultan:
-Amca ne olur onu vurma beni vur diye ağlar. Amca dinlemez. İki genç kaçmaya başlarlar. Amcası silahını doğrultur. Süleyman'ı vurur.
Genç Süleyman'ın ölümü köyü yasa boğar, köye otopsi için gelen hakim, savcı, doktorda olaya çok üzülür. Doktor Sultan'ı muayene eder. Sultan'ın üç gün önceden bakireliğini kaybettiğine dair rapor verir. Olay üzerine aynı köyden İsmail Yüksel bu türküyü yakar.
Kaynak: Öyküleriyle Halk Türküleri (Notalı) - Hamdi Tanses
A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z
A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z
Sitemizde ücretsiz-bedava mp3 download linkleri bulunmamaktadır.
Internetten MP3 indirmek yerine sanatçıların albümlerini satın alarak onlara destek olunuz.
Siteye şarkı sözü eklemek için bizimle iletişime geçebilirsiniz...
© 2014 - 2021 Türkü Sitesi bir Web Sitesi projesidir.