Bu sayfada Kırşehir yöresine ait Mestane Gözlü Yar Gittikten Sonra türküsünün sözleri bulunmaktadır.
Bu ellerden göçtü m'ola obalar
Üzerine giyer türlü dibalar
Daha yar seversem olsun tövbeler
Mestane gözlü yar gittikten sonra
Dünya zindan oldu bir firkat geldi
Ayrılık oku da sinemi deldi
Yürü fani dünya sende nem kaldı
Mestane gözlü yar gittikten sonra
Viran bahçelerde gülü neyleyim
Şu fani dünyada malı neyleyim
Cenneti alayı gayrı neyleyim
Mestane gözlü yar gittikten sonra
Kıyma felek kıyma bana yazıktır
Dağıldı aşiret eller bozuktur
Şifa oğlan gitti gönlüm eziktir
Mestane gözlü yar gittikten sonra
Kalktı gönül kuşum göçtü çöllere
Kanlı gözüm yaşı döndü sellere
Başım sığmaz haymalara evlere
Mestane gözlü yar gittikten sonra
***
Eski yurtdan göçtü m'ola obalar
Eğnine giymiş türlü dibalar
Bir daha yar seversem olsun tövbeler
Mestane gözlü yar gidenden kelli
Dünya zindan oldu bir firkat geldi
Ayrılık okudur sinemi deldi
Yürü fani dünya sende nem kaldı
Mestane gözlü yar gidenden kelli
Garip bülbül oynamasın gül ile
Ömrüm geldi geçti ahu-zar ile
Bir yastığa baş koymayam yar ile
Mestane gözlü yar gidenden kelli
Benim yarim yad ellere bakmasın
Ala karlı dağda duman kalkmasın
Karlı buzlu soğuk sular akmasın
Mestane gözlü yar gidenden kelli
Kul Yusuf'um der ki tabib olanlar
Elmas cevahirde olsa şu dağlar
Altın esvap giysem yakışmaz sağlar
Mestane gözlü yar gidenden kelli
(Devamını Göster) Boynuinceli aşiretinden Sultan adlı genç kız, bir düğünde delikanlılarla tura oynayan Karacayurt aşiret beyinin oğlu Şifa adlı genci görür, ona âşık olur. Bir fırsatını bulup görüşürler. Birbirleriyle evlenmeye karar verirler. İki âşık bir daha ayrılmamak için saçlarından birer tel koparırlar, bağlayıp düğümlerler.
Çok geçmeden Kırşehir'de oturan Karacayurt aşiretini devlet şimdiki Suriye'ye sürgüne yollar. Sevgilisi Şifa ve obasının sürgün gittiğini duyan Sultan, bu olaya çok üzülür ve aşağıda iki benzeşmesini verdiğimiz şu ağıdı söyler. İkincinin tac beyitinde bu ağıdın Kul Yusuf'a ait olduğu bildirilir. Türkünün iki kıtasını Keskinli Hacı Taşan plağa okumuştur.
Bu ellerden göçtü m'ola obalar
Üzerine giyer türlü dibalar
Daha yar seversem olsun tövbeler
Mestane gözlü yar gittikten sonra
Dünya zindan oldu bir firkat geldi
Ayrılık oku da sinemi deldi
Yürü fani dünya sende nem kaldı
Mestane gözlü yar gittikten sonra
Viran bahçelerde gülü neyleyim
Şu fani dünyada malı neyleyim
Cenneti alayı gayrı neyleyim
Mestane gözlü yar gittikten sonra
Kıyma felek kıyma bana yazıktır
Dağıldı aşiret eller bozuktur
Şifa oğlan gitti gönlüm eziktir
Mestane gözlü yar gittikten sonra
Kalktı gönül kuşum göçtü çöllere
Kanlı gözüm yaşı döndü sellere
Başım sığmaz haymalara evlere
Mestane gözlü yar gittikten sonra
***
Eski yurtdan göçtü m'ola obalar
Eğnine giymiş türlü dibalar
Bir daha yar seversem olsun tövbeler
Mestane gözlü yar gidenden kelli
Dünya zindan oldu bir firkat geldi
Ayrılık okudur sinemi deldi
Yürü fani dünya sende nem kaldı
Mestane gözlü yar gidenden kelli
Garip bülbül oynamasın gül ile
Ömrüm geldi geçti ahu-zar ile
Bir yastığa baş koymayam yar ile
Mestane gözlü yar gidenden kelli
Benim yarim yad ellere bakmasın
Ala karlı dağda duman kalkmasın
Karlı buzlu soğuk sular akmasın
Mestane gözlü yar gidenden kelli
Kul Yusuf'um der ki tabib olanlar
Elmas cevahirde olsa şu dağlar
Altın esvap giysem yakışmaz sağlar
Mestane gözlü yar gidenden kelli
Aradan bir kaç yıl geçer. Sultan, kendisini isteyenleri sudan bahanelerle baştan savar. Sevgilisi Şifa'ya kavuşacağı günlerin hayaliyle günlerini geçirir. Babası, Sultan'ı biriyle nişanlar. Bu duruma çok üzülen Sultan, Tahir adlı birisine bir kese altın verir. Halep bölgesinde oturan Şifa'ya haberci gönderir. Sultan'ın başka biriyle evlendirilmek üzere olduğunu öğrenen Şifa, atını eğerler, düşer Kırşehir'in yoluna ve kendisini sevdiğine kavuşturacak atına şöyle seslenir:
Atım kalk gidelim Halep haneden
Cümlenin rızkını verir Yareden
Yemini kestireyim Eğri Kule'den
Bu gece Kilis'te yatalım atım
Elbeyli'den nallatayım nalını
Sultan kıza dokutayım çulunu
Meylan deresinden Melcan Belini
Çırpma çırpma geçelim atım
Ata yol mu dayanır kaçtığı zaman
Dizgini boynuna düştüğü zaman
Tek Göz'ün köprüyü geçtiği zaman
Bugün de Antep'e yetelim atım
Bozaklı çayında Narlı deresi
Rüzgar çalar kuyruğuyla yelesi
Çıngılanır tırnağında nal sesi
Bu gün de Maraş'ta yatalım atım
Maraş'tan ötesi uzun bir yoldur
Tatar deresinde dizgini kaldır
Göksün dağlarında öğleyi kıldır
Bu gün Kayseri'de yatalım atım
Kayseri eteği Erciyes dağı
Atın başı ince doru kısrağı
Kızılırmak üğrü Nevşehir sağı
Bu gün Nevşehir'e varalım atım
Şifa söyler şu Sultan'ım yar ise
Yalan dünya tek başına dar ise
Atım sende küheylanlık var ise
Kırşehir'de yarime yetelim atım
Şifa, Kırşehir'e gelir, adamları vasıtasıyla Sultan kızla buluşur. Bir gece atının terkisine aldığı Sultan'ı Halep'e götürmek için düşer yola ve atına şöyle seslenir:
Ata nazar etmen hamayli takın
İnin Melendiz'e menevşe sokun
Karşında Toroslar kendini sakın
Çaykavak belini aşalım atım
Uzun yoldur Çukurova ovası
Cana can katıyor Tekir Yaylası
Binboğa burnunda Külek Boğazı
Şeker Pınarını geçelim atım
Seyhan deresinin içme suyunu
Gece kalmadan geç Payas dağını
Erzin'de ötede Hassa çayını
Geçip de Halep'e yetelim atım
Bu türküyü, Avanoslu Cevat Bala, Ahmet Gazi Ayhan ve Zekeriya Bozdağ, doğdukları şehrin adlarını katarak plak ve kaset yapmışlar. Zekeriya Bozdağ, türküyü Karacoğlan adıyla okumuştur.
Kaynak: Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları - Baki Yaşa Altınok, Oba Yayıncılık, Mayıs - 2003, Ankara, s.46-47-48-49
A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z
A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z
Sitemizde ücretsiz-bedava mp3 download linkleri bulunmamaktadır.
Internetten MP3 indirmek yerine sanatçıların albümlerini satın alarak onlara destek olunuz.
Siteye şarkı sözü eklemek için bizimle iletişime geçebilirsiniz...
© 2014 - 2021 Türkü Sitesi bir Web Sitesi projesidir.