Kırşehir Türküleri - Necip İle Elif'in Türküsü 5

Bu sayfada Kırşehir yöresine ait Necip İle Elif'in Türküsü 5 türküsünün sözleri bulunmaktadır.

Türkü Sözü

Aksaray altında vardır evimiz
Berber dükkanına uğrar yolumuz
Gıyma felek gıyma Necip yalınız
Necip cana gurban derim söylemez

Ellerin develeri duza alışır
Necip'in develeri geri takışır
Necip'in yari de kime yakışır
Küstüm bu dünyada söylemem Necip

Necip sen gideli ah ide gızın
Ahiri dünyada bu mudur sözün
Gelin gız içinde çıkmadı yüzün
Necip sana gurban derim söylemez

Necip sen gideli sarayından çıkmadım
Ağ elime al gınalar yakmadım
Necip yarim diye ben kimseye bakmadım
Necip cana gurban derim söylemez

Yastıktan doğruldu da yüzüme baktı
Ciğerimin başını köz gimi yaktı
El sözüne uydu yolumdan çıktı
Necip cana gurban derim söylemez

Türkünün Hikayesi

(Devamını Göster) Kırşehir merkeze bağlı Akçaağıl köyünden Necip ile aynı köyden Elif'in aşkları dillere destan idi. Önceki önemsiz bir kırgınlıktan dolayı iki aile bu evliliğe şiddetle karşı çıkıyorlardı. Hatırı sayılır kişilerin ve de komşuların araya girmesiyle iki âşık güzel bir düğün yaparak evlenmiş ve böylece muratlarına ermişlerdi. Daha evliliklerinin ilk ayı dolmadan Osmanlı Rus savaşı çıkmış, her Türk çocuğu gibi Necip'de doğu cephesine askere yollanmıştı. Savaşta bir Türk mangasıyla birlikte Ruslara esir düşen Necip, aylarca esir kamplarında zor koşullar altında yaşamış ve düzmece bir sorgulamadan sonra on kadar arkadaşıyla silahlı bir Rus askerine kolları bağlı bir vaziyette kurşuna dizilmek için teslim edilmiştir. Ormanlık bir bölgede bir müddet ilerledikten sonra kurşuna dizilecekleri dereye vardıklarında kendilerini kurşuna dizmekle görevlendirilen silâhlı Rus askeri, aniden Türkçe konuşmaya başlamış esirlere nereli olduklarını somıuş, sıra Necip'e geldiğinde Necip'in Kırşehir Akçaağıl köyünden olduğunu öğrenince de Akçaağıl köyünün ileri gelenlerinin adlarını tek tek sayıp Necip'ten köyün şimdiki durumu hakkında bilgi almıştır. Kendisinin bir Rus casusu olduğunu, gezici koşum hayvanı satıcısı (Celep) kimliği altında o bölgede yıllarca dolaştığını, kısaca belirttikten sonra Türk esirlere dönerek "Yediğim ekmeğin hatırına şimdi sizlerin canını bağışlıyorum, vakit geçirmeden önünüzdeki şu dereyi takip edin, biraz ilerideki Türk sınırına ulaşırsınız" diyerek Necip ve arkadaşlarını serbest bırakmıştır. Necip ve arkadaşları Türk sınırına ulaşıp Osmanlı ordusuna katılmışlar, iki devletin anlaşmasıyla Osmanlı Rus savaşı sona ermiş, Necip'de diğer askerler gibi memleketi olan Akçaağıl köyüne dönmüştür. Diğer yandan Osmanlı ordusu yetkilileri Necip ve arkadaşlarından aylarca haber alamayınca bu askerlerin savaş esnasında şehit düştüklerine kanaat getirerek ailelerine birer ölüm künyesi düzenleyip göndermiştir. Necip'in ölüm haberi Akçaağıl köyüne ulaştıktan sonra dul kalan Elif, çaresiz baba evine geri dönmek zorunda kalmış, babası tarafından aynı köyden yaşlı ve çocuksuz birisiyle gönülsüz olarak evlendirilmiştir. Savaş bittiğinde köyüne dönen Necip, Elif'in başka biriyle evlendirildiğini öğrenince beyninden vurulmuşa dönmüş, üzüntüler içinde başını alıp gurbete çıkmış ve köyden uzaklaşmıştır. Necip'in ayrılığına ve bu acıya daha fazla dayanamayan Elif, günden güne eriyip sonunda o günlerin çaresiz hastalığı vereme yakalanarak yatağa düşmüş, bir müddet sonra da yataktan kalkamaz olmuştur. Elif'in acıklı halini aynı köyden çalışmaya giden birisi İzmir'de Necip'i bulup anlatmış, köyüne dönen Necip, hasta yatağında ölmek üzere olan Elif'i görmeye gittiğinde iki aşık karşılıklı birbirlerine sevgilerini sitemlerini şu mısralarla dile getirmişlerdir: (Elif) Yüklendi barhanam çekildi göçüm Bilmedim kusurum ne idi suçum Elif'in hatırın sormadın niçin Küstüğünü Necip bana söyleme Şu kırık kalbimi viran eyleme (Necip) Geldim yanına da kaldırdın başın Öpeyim bir kere karadır kaşın Üç gün önce gördüm Elif'im düşün Küstün mü Elif bana söyleme Şu kırık kalbimi viran eyleme (Elif) Doğruldum yastıkta yüzüne baktım Ciğerim başını köz gibi yaktın Gittin gurbet ele beni bıraktın Küstüğünü Necip bana söyleme Şu kırık kalbimi viran eyleme (Necip) Kahpe felek bize kurdu bir tuzak Sana varamadım yollarım uzak Bir künye yazmışlar biz nasıl bozak Küstün mü Elif bana söyleme Şu kırık kalbimi viran eyleme (Elif) Gönlümün süruru geldin yanıma Şifa geldi bedenime canıma Yüz süreyim alnındaki benine Küstüğünü Necip bana söyleme Şu kırık kalbimi viran eyleme (Necip) Azaldı kederim çıkmadı canım Şükrolsun Mevlaya yanımda yarim Uzak değil gayri elimde elin Küstün mü Elif bana söyleme Şu kırık kalbimi viran eyleme (Elif) Sen gideli şu dünyama bakmadım Ak elime al kınalar yakmadım Hiç bir zaman umudumu yıkmadım Küstüğünü Necip bana söyleme Şifa geldi gayrı solan gülüme Cahit Öztelli "Evlerinin Önü" adlı eserinde bu türküye yer verirken, eksik bilgi nedeniyle Yemen'e askere giden Ahmet ile Ayşe'nin türküsünü, Necip ile Elif'in türküsüyle karıştırmıştır. Veya halktan böyle derlemiştir. Bu türkü için ayrıca Ahmet Şükrü Esen tarafından hazırlanan ve Pertev Naili Boratav'ın yayınladığı "Anadolu Destanları" eserine bakılabilir. Muharrem Ertaş, türküyü sedef müzik tarafından hazırlanan kasetinde şu mısralarla dile getirmektedir: Yüklendi barhanam çekildi göçüm Bilirim kusurumu affeyle suçum Necib'i görmekliğe germedin nüçün Küskünsün sevdiğim Necip söyleme Bu gönlüm kırık Necip söyleme Geldim yanına kaldırdın başın Öpeyim bir kere karadır kaşın Üç gün evvel gördüm Necib'in düşün Küskünsün Necip bana söyleme Gönlüm kırık Necip sana söyleme Gönlümün süruru geldin yanıma Şifa geldi bedenime canıma Yüzüm sürem gerdanında benine Küskünsün Necip bana söyleme Bu gönlüm kırık Necip sana söyleme Doğruldun yastıkta yüzüme baktın Ciğerimin başını köz gibi yaktın El sözüne baktın yolunda çıktın Küstüm bu dünyada sana Necip söylemem Gönlüm kırık sana Necip söylemem İstanbul yolları uzaktır uzah Böyle olana kurarlar tuzah Bir mektup yazmışlar bize fal duzah Küskünsün yarim bana söyleme Gönlüm kırık yarim bana söyleme Sen gideli konağımda bakmadım Ak ellerime al kınalar yakmadım Necip yarim gelir diye ele bakmadım Küstüm bu dünyama Necip söylemem Necip sana dilim küskün söylemem Az oldu gadirim tendedir canım Şükrolsun Mevla'ya yanımda yarim Necip'in gönlü göçmektir hemin İşte ben öldüm Necip söylemem Kırgın gönlümü yare söylemem Öykümüzde geçen türküyle Muharrem Ertaş'ın kasete okuduğu türkü arasında büyük bir benzerlik olmasına karşın, Aysel Şahin'in Kırşehir, Sarıcalar Deveci Obası'ndan Hatice Cengiz'den derlediği aşağıdaki türkünün yalnız son iki dörtlüğü yukarıdakilerle benzeşmektedir: Aksaray altında vardır evimiz Berber dükkanına uğrar yolumuz Gıyma felek gıyma Necip yalınız Necip cana gurban derim söylemez Ellerin develeri duza alışır Necip'in develeri geri takışır Necip'in yari de kime yakışır Küstüm bu dünyada söylemem Necip Necip sen gideli ah ide gızın Ahiri dünyada bu mudur sözün Gelin gız içinde çıkmadı yüzün Necip sana gurban derim söylemez Necip sen gideli sarayından çıkmadım Ağ elime al gınalar yakmadım Necip yarim diye ben kimseye bakmadım Necip cana gurban derim söylemez Yastıktan doğruldu da yüzüme baktı Ciğerimin başını köz gimi yaktı El sözüne uydu yolumdan çıktı Necip cana gurban derim söylemez Bu türkünün yine diğer bir varyantı da aşağıda görüleceği gibi, Aşık Veysel tarafından plağa okunup söylenmiştir. Olayın geçtiği yer Kırşehir yöresi olmasına rağmen, destan ve türkünün Sivas dolaylarında bile bilindiği ve söylendiği anlaşılmaktadır. İhtiyat mı etti de geri bakmaya Ne hak geldi kefenini biçmeye Sıva kollarını suyum dökmeye Necip sana kurban derim söylemez Hasta dediler de geldim yanına Şifa geldi desem kıyma canına Böyle işler düşer miydi şanına Onun için küstüm Necip söylemem Yüklendi barhanam çekildi göçüm Bağışla günahım affeyle suçum Necip'i görmeye gelmedin niçin Necip sana kurban derim söylemez Kaynak: Vakıa ve Destan, Yap. 20; Muharrem Ertaş, Sedef Müzik Yapımı Kaset. Ahmet Şükrü Esen, Anadolu Destanları, Kültür Bak. Yay. İst. 1991, s. 179-180. Cahit Öztelli, Evlerinin Önü, Hürriyet Yay. İst. 1992. s. 718, 719, 720; Aysel Şahin, Kırşehir Deveci Köyü Ağıtları, Hac. Üni. Fen Ed. Fak. Halk Bil. Bit. Tezi, 1992, s. 102; Aşık Veysel, Kültür Bak. Arşivi 17665 nr. plak; Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları - Baki Yaşa Altınok, Oba Yayıncılık, Mayıs - 2003, Ankara, s.94-95-96-97-98-99

Sayfa Bilgisi

Kaynak Kişi:
Hatice Cengiz
Sayfa Gösterimi:
1618
Oylama:
0.0 (0 kişi oyladı)
Oy Ver:

Yorum Yaz

Adınız:
E-Mail:
Mesajınız:
Doğrulama:
Güvenlik Kodu
 

Kırşehir Türküleri

Daha Fazla Türkü Sözü

Türküye Göre

A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z

Yöreye Göre

A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z

Sitemizde ücretsiz-bedava mp3 download linkleri bulunmamaktadır.
Internetten MP3 indirmek yerine sanatçıların albümlerini satın alarak onlara destek olunuz.
Siteye şarkı sözü eklemek için bizimle iletişime geçebilirsiniz...

© 2014 - 2021 Türkü Sitesi bir Web Sitesi projesidir.